GÜNDEM

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ' NDEN KAMUOYUNA BASIN AÇIKLAMASI TÜRK DİL KURUMU BAŞKANI YA GÖREVİNİ YAPMALI YA DA İSTİFA ETMELİDİR ÇAĞRISI

hüseyin okumuş
283192 Görüntüleme
28 Ağustos 2024 12:05
Son Güncelleme: 28 Ağustos 2024 12:05
Ulusal Bağımsızlık Savaşımız, büyük Atatürk önderliğinde, ordumuzun kahramanlığıve milletimizin topyekûn mücadelesi ile bütün ihanet, yoksulluk ve yoksunluklar aşılarakzafere ulaştırılmış, emperyalist işgalciler ve işbirlikçileri denize dökülmüş, Lozan’dabağımsızlığımız dünyaya tanıtılmış, 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ' NDEN KAMUOYUNA BASIN AÇIKLAMASI TÜRK DİL KURUMU BAŞKANI YA GÖREVİNİ YAPMALI YA DA İSTİFA ETMELİDİR ÇAĞRISI

Türk Dil Kurumu (TDK) Bilim Kurulu Üyesi (!) Hayati Develi nin Harf Devrimi için “TRAVMA” demesi ile ilgili "Türk Dil Kurumu Başkanı Ya Görevini Yapmalı Ya Da İstifa Etmelidir." ADD Genel Merkez  basın açıklaması …

BASINA VE KAMUOYUNA

Ulusal Bağımsızlık Savaşımız, büyük Atatürk önderliğinde, ordumuzun kahramanlığı
ve milletimizin topyekûn mücadelesi ile bütün ihanet, yoksulluk ve yoksunluklar aşılarak
zafere ulaştırılmış, emperyalist işgalciler ve işbirlikçileri denize dökülmüş, Lozan’da
bağımsızlığımız dünyaya tanıtılmış, 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 tarihinde yapılmıştır. Bu
sayımda 13.648.270 olduğu saptanan nüfusumuzun % 90’dan fazlasının okuryazar
olmadığı görülmüştür. Bu da, Osmanlı’nın 600 yılda erkeklerin ancak yüzde 7’sini,
kadınlarınsa sadece binde 4’ünü okuryazar edebildiği acı gerçeğini ortaya koymuştur.
Genç Cumhuriyet’in kucağında bulduğu sorunlar yumağının kördüğümü bu kara
cehalet çıkmazıdır. Büyük Atatürk ve Kemalist Devrimciler bu yaşamsal sorunun, Türk
Dilinin ses yapısıyla uyumlu olmayan, okunması, yazılması ve öğrenilmesi çok zor olan
Fars - Arap alfabesi uyarlaması Osmanlı Alfabesi’nden kaynaklandığını biliyorlardı. Yoğun
çalışmalar sonucunda geliştirilen Latin kökenli Türk Alfabesi’nin 1 Kasım 1928 tarihinde
kabul edilmesiyle Türk Ulusu asırlar sonra konuştuğu dili kolayca okuyup yazabilme
olanağına kavuşturuldu.
Yeni Türk harflerinin kabulü ile ülke çapında seferberlik başlatıldı. Atatürk kara
tahtanın başına geçti. Millet Mektepleri ile köy odasında, pazar yerlerinde, okullarda,
kışlalarda, meydanlarda ve uygun her ortamda kara tahtalar kuruldu, yurttaşlar akın akın
okuma yazma eğitimine alındı. Bu yoğun çabalarla 1938’de %20’lere ulaşan okuryazar
oranı, 1950’ye gelindiğinde %40’ı buldu. Bu bir rekordu. Günümüzde okuryazar oranımız
%100’e yaklaşmıştır.
Büyük Atatürk eş anlı olarak Dil Devrimi çalışmalarını da başlatmış, bizzat kendisi
ciddi araştırmalar yapmış, yaptırmış ve dünyanın en zengin dillerinden biri olarak
değerlendirdiği Türkçe’nin araştırılmasının önemine dikkat çekmiştir. Bu amaçla 12
Temmuz 1932 tarihinde, bugün Türk Dil Kurumu (TDK) olarak anılan Türk Dili Tetkik
Cemiyeti’ni kurmuş, 26 Eylül 1932’de de ilk Türk Dil Kurultayı’nı Dolmabahçe Sarayı’nda

toplamıştır. Türk Dilinin kökenlerinin, özelliklerinin, lehçe ve ağızlarının araştırılması,
dilimizin yabancı sözcüklerden arındırılması kararları alınarak uzmanlarla çalışmalara
başlanmıştır. Dil ve tarih araştırmaları için maddi kaynağın da gerekli olduğu bilinciyle
Büyük Atatürk, vasiyetnamesinin 6. Maddesinde: “Her sene nemadan mütebaki miktar
yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.” diyerek Türk Tarih Kurumu
ve Türk Dil Kurumu’na büyük bir kaynak bırakmıştır. Bu kaynak bugün de kullanılmaktadır.
Kurucu babalarımızın bu emek ve özverilerine bakarak her Türk, TDK’den Türk Dili ile
ilgili başarılı çalışmalar yapmasını beklemektedir, bu en doğal hakkıdır. Ancak günümüz
Türk Dil Kurumu sürekli hayal kırıklıklarına neden olmaktadır. Derneğimizce daha önce
yine bir basın açıklaması ile gündeme taşınan kurumun yayınladığı Atasözleri ve Deyimler
Sözlüklerindeki fahiş hatalar yanında, birleşik sözcüklerin yazımı, Türkçe Sözlük’teki tanık
gösterme yöntemleri ve benzeri bilimsellikten uzak örnekler içimizi acıtmaktadır. Bunlara
ek olarak yakın geçmişte batı emperyalizmi taşeronu ayrılıkçı yapıların uydurduğu
“Türkiyelilik” sözcüğünü Türkçe Sözlüğe sokma girişimleri ve tepkiler üzerine atılan geri
adımlar TDK ile ilgili ciddi kaygıların oluşmasına neden olmuştur.
Ama en kabul edilemez ve bağışlanamaz TDK ayıbı (!) 23 Ağustos 2024 günü
yaşanmıştır. TDK Bilim Kurulu Üyesi (!) olan ve Prof. Dr. ünvanı taşıyan Hayati Develi adlı
densiz şahıs Harf Devrimi için, “TRAVMA” diyebilmiştir.
(https://halktv.com.tr/siyaset/tdk-bilim-kurulu-uyesi-harf-devrimini-hedef-aldi-863978h)
Türkçe Sözlükte travma şöyle açıklanmaktadır:
1. hek.  Bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir
etki sonucu oluşan yerel yara.  
2. ruhb.  Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri
bırakan yaşantı.
Türk Dil Kurumu, böyle kendini bilmez karşı devrim kalemşorlarının Cumhuriyetimize
ve devrimlerimize hakaret ederek Atatürk’ün kemiklerini sızlatabileceği, milletimizin sinir
uçları ile oynayabileceği bir arena değildir, olmamalıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Türk Ulusunu kısa bir sürede tutsak edildiği
cehalet çukurundan kurtaran Harf Devrimi’ni “TRAVMA” olarak gören bu sözde Bilim
Kurulu üyesini şiddetle kınıyoruz. TDK Başkanı ya bu kişinin Bilim Kurulu üyeliği görevine
derhal son vermeli ya da istifa etmelidir.
Saygılarımızla.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL MERKEZİ

Bir yazı görseli olabilirBir yazı çiziktirmesi olabilir

Yorum Yazın

Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Belediyeler hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.