Türkiye Cumhuriyeti, bir ulusun emper- yalizme ve sömürgeciliğe karşı verdiği dünyanın ilk Ulusal Bağımsızlık Savaşı
Zaferi ile kurulmuştur. Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı bütün yokluk ve yoksunluklar, sayısız ihanet ve tuzaklar
aşılarak kazanılmış tarihin en namuslu, en haklı, en ahlâklı savaşıdır.
Bu Bağımsızlık Savaşını zafere ulaştıran Ana- dolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kadroları, Mustafa Kemal Atatürk ve Kema-
list Devrimciler, kurdukları devletin hamuru- na, o hamurun çürümesini önleyen Milli Mü- cadele’den taşıdıkları bir maya katmışlardır.
O mayanın adı NAMUS’tur. NAMUS mayası yanında LİYAKAT, EĞİTİM, DÜRÜSTLÜK, AKIL ve BİLİM YOLU ve ÇALIŞKANLIK da bu kadronun devlet yönetimindeki vazgeçil- mezleridir. Kurucu Babalar yönetiminde Cumhuriyet bu temel esaslarla inanılmaz başarılara imza at- mıştır.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politikaya tüm alanlarda antiemperyalist - tam bağımsız- lıkçı kuruluş felsefesi ve uygulamada 6 Ok’la ifade edilen Cumhuriyetçi, Halkçı, Milliyetçi, Devletçi, Devrimci ve Laik politikalarla; 11 yıl- lık kesintisiz savaşların yıkımı, iki dünya sa- vaşı arasının ekonomik zorlukları, 1929 Büyük Buhran’ının bütün olumsuz yansımaları aşıla- bilmiş, Osmanlı’dan kalan Düyun-u Umumiye borçları ödenebilmiş, 600 yıl boyunca cahil ve
yoksul bırakılmış halk uluslaştırılabilmiş ve eğitilebilmiş, topyekun kalkınma esaslı 4 den- ge teorisine dayalı Kemalist Karma Üretim Ekonomisi ile hem kendini doyuran 7 ülkeden biri olmak, hem de uçak üretip ihraç edebilen bir sanayi ülkesi yaratmak başarılabilmiştir ki, dünyada örneği yoktur.
100. Yılında CUMHURİYET Yolunda Eşanlı olarak birbiri ardına hayata geçirilen Aydınlanma Devrimleri ile çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma yolunda dev adımlar atıl- mış, toplum konuştuğu dilin alfabesiyle, ta- rihiyle, kültürüyle buluşturulmuş, kadının özgür birey olması sağlanmış, evrensel hu- kuk ilkeleri anayasa ve yasalara yansıtılmış ve Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en saygın devletlerinden biri olmuştur. Olağanüstü kazanımlar elde edilen KEMA- LİST CUMHURİYET ( ATATÜRK CUMHURİ-YETİ ) DÖNEMİ yönetim anlayışı; Atatürk’ün erken kaybı, hemen arkasından gelen 2. Dün-
ya Savaşı’nın yarattığı kısıtlar ve 1950’den itibaren iş başına gelen SAĞ iktidarların em- peryalizme teslim olan politikaları ile yazık ki sürdürülememiştir.
Son 70 yılda ve özellikle 2002 - 2022 AKP dö- neminde Cumhuriyetin kurucu felsefesi terk edilmiştir. Eğitim laik bilimsel temellerinden koparılarak dinselleştirilmiş, sağlık sistemi neoliberal soygun düzenine teslim edilmiştir. Üretmeden tüketme kolaycılığı ile devlet borç batağına sokulmuş, ihracat ithalat dengesi gö- zardı edilmiş, ithalat bağımlısı ihracat dış tica- ret açığını dayanılmaz boyutlara taşımıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu SAĞ ve
TESLİMİYETÇİ politikaların sonucu olarak bugün; işsizlik, üretimsizlik, dışa bağımlılık, gelecek güvensizliği ve yoksulluk çıkmazın- da soluksuz, bunlara eklemlenen -Kemalist Cumhuriyet Dönemi’nde rüyada görülse hayra yorulmayacak- yolsuzluk, rüşvet, par- tizanlık, kadın düşmanlığı, çocuk istismarı, nepotizm ve mafyokrasi açmazında çaresiz kalmış gibi görünmektedir.
Ancak Türk Ulusu elbette ne soluksuzdur, ne de çaresiz... Bu tablonun nedeninin Cumhuriyetin hata- ları olmadığı, tersine Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden sapmanın sonucu olduğu orta- dadır. Atatürk, “Umutsuz durumlar yoktur, umut- suz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umu- dumu yitirmedim.” demiştir.
Biz Mustafa Kemal’in Askerleri asla umutsuz değiliz, çünkü Ulusumuza ve ideolojimize gü- veniyoruz. Bu bakışla Atatürkçü Düşünce Derneği; 23 Nisan 2022 Büyük Ankara Buluşması’nda tüm demokratik kitle örgütlerine, siyaset kurumuna ve kamuoyuna bir MANİFESTO ile çözüm önerilerini sunmuş, çarenin YENİ- DEN ATATÜRK CUMHURİYETİ olduğunu belirtmiştir.
Yorum Yazın