Alanında uzman isimlerin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras ekiplerinin katıldığı İstanbul Katmanları Kent Arkeolojisi ve Maltepe Sempozyumu, Küçükyalı Arkeopark’ta (Satyros Manastırı) gerçekleştirildi. Yaklaşık 3 buçuk saat süren sempozyumda, “İstanbul ve Maltepe’den Örneklerle Kent Arkeolojisi” ve “Arkeolojik Alanların Korunması ve Kent Yaşamına Kazandırılması” konuları masaya yatırıldı.
Sempozyuma Köymen, belediye başkan yardımcıları, birim müdürleri, meclis üyeleri, Maltepe Kent Konseyi üyeleri, muhtarlar ve akademisyenlerle vatandaşlar katıldı.
İki oturum halinde düzenlenen sempozuymun açılış konuşmasını yapan Köymen, şunları söyledi:
"Maltepe, yalnızca bugünün değil; geçmişin ve geleceğin de kentidir"
“Bugün burada, Maltepe’nin tarihsel katmanlarını, binlerce yıllık kültürel birikimini ve bu toprakların belleğini konuşmak için bir aradayız. ‘Kent arkeolojisi’ yalnızca geçmişi öğrenme çabası değildir; aynı zamanda geleceğimizi planlarken dayanağımız olması gereken kamusal bir bilgidir. Maltepe, yalnızca bugünün değil; geçmişin ve geleceğin de kentidir. İçinde bulunduğumuz Küçükyalı Arkeopark, İstanbul’un Anadolu yakasındaki tek aktif kentsel arkeolojik alanı olarak bu belleğin en somut göstergesidir. Vordonisi Adası’ndan Fındıkbayır’daki Bizans kalıntılarına, Ceneviz Kalesi’nden Daver Baba Tekkesi’ne, Beşçeşmeler’den Bakireler Anıtı’na uzanan bu değerler; kim olduğumuzu, nasıl yaşadığımızı ve nasıl bir gelecek kurabileceğimizi bize hatırlatıyor.
"Bizim görevimiz bu belleği piyasa baskılarından, rant politikalarından korumak"
Biliyoruz ki, tarihsel mirası yalnızca korumak değil; onu kent yaşamının parçası haline getirmek, halkla buluşturmak da kamusal sorumluluğumuzdur. Korunan ama yaşatılmayan miras, gerçek anlamda toplumun olamaz. Bugün burada bulunan değerli bilim insanlarının katkılarıyla, Maltepe’nin ve İstanbul’un katmanlı geçmişini daha iyi anlamak; bu bilgiyi kent planlamasında, kültürel politikalarımızda ve toplumsal yaşamda rehber edinmek mümkün olacak. Kentler yalnızca beton yığınları, yollar, yapılar değildir. Kentlerin belleği, ruhu, kimliği vardır. Bizim görevimiz bu belleği piyasa baskılarından, rant politikalarından korumak; kamusal değerleri gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu sempozyumun, Maltepe’nin tarihsel zenginliğini daha görünür kılacağına, kentimizin kültürel yaşamına katkı sunacağına ve yeni kolektif projelerin önünü açacağına inanıyorum. Bu güzel buluşmanın verimli tartışmalara, yeni projelere ve Maltepe’nin kültürel mirasının güçlenmesine vesile olmasını diliyorum.”
Arkeolojik alan kazılarına toplumun de paydaş edilmesi gerektiği vurgulandı
Sempozyumun Prof. Dr. Sunay Ekşi moderatörlüğündeki “İstanbul ve Maltepe’den Örneklerle Kent Arkeolojisi” başlıklı ilk oturumunda söz alan Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Uzman Arkeolog Dilara Delen, “Kent Belleğinin İnşasında Kentsel Arkeoloji” isimli sunumunda arkeolojiye, arkeolojik alan kazılarına toplumun de paydaş edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Halkın kültürel mirası içselleştirmesi için bu yaklaşımın önemli olduğunu vurgulayan Delen, verilen örnekleri anlatarak konuşmasını sürdürdü.
Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim üyeleri Doç. Dr. Alessandra Ricci, Dr. Esra Ekşi Balcı’yı da temsilen Küçükyalı Arkeopark’ta çalışma yürüten ekipler adına mimar Arzu Özsavaşçı, “Küçükyalı Arkeopark Deneyimi ve Proje Tarihçesi” isimli sunumunu da ilk oturumda gerçekleştirdi.
Arkeopark alanındaki Satyros Manastırı’nın 9. yüzyıla tarihlenen ilk Bizans sarayı olduğundan bahseden Arzu Özsavaşçı, tarihi yapının önemini, buranın dini anlamdaki yerini, yine burayı inşa ettiren ve burada patriklik yapan Bizans İmparatoru I. Mihail’in oğlu Patrik İgnaitos’un konumunu ve tarih içerisindeki ilk kazıları, burada yaşadıklarını deneyimleri ve düzenledikleri kültürel etkinlikleri anlattı.
"Burada çıkan tarihi bulgular bir döneme ışık tutacak"
Bir sonraki sunumdaysa Düzce Üniversitesi, Su Altı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Bilir, “Maltepe Açıklarında Kayıp Bir Ada: Vordonisi”den bahsederek ilçenin ikinci önemli tarihi alanına ilişkin bilgi paylaştı. Ahmet Bilir, “Vordonisi denilince aklımıza hemen Patrik Photios geliyor. Kendisi 858-867 ve 877-886 yılları arasında iki defa patriklik yapmış, İgnatios ile patriklik yarışına girmiş ve kaybederek bu adaya sürgüne yollanmış birisi. Adadaki manastırı da kendisi yaptırmış. Kendisi 9. yüzyılın en önemli alimlerinden biri olarak kabul edilmekte. Slavların Hristiyanlaşmasında önemli rol oynayan bir isim olarak göze çarpıyor. Patriğin burada kurduğu manastır, Satyros Manastırı’nın da bir ikizi ve depremde battığı bilinen adanın araştırılması adına epeyce bir yol kat ettik. Burada çıkan tarihi bulgular bir döneme ışık tutacak” diye konuştu.
İlk oturumun son sunumunda İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına Mine Kiraz Vancı, “İstanbul’dan Kentsel Arkeoloji Örnekleri” başlıklı sunumunda Pendik, Haydarpaşa, Sancaktepe, İdealtepe, Kartal Aydos, Dragos ve Küçükyalı’daki kazı alanlarından ve arkeoloji örneklerinden bahsetti.
Arkeolojik alanların topluma kazandırılmasına değinildi
Sempozyumun ikinci kısmına ise İBB Miras ekipleri damga vurdu. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alper Ünlü’nün moderatörlüğünde “Arkeolojik Alanların Korunması ve Kent Yaşamına Kazandırılması” konulu oturumda Europa Nostra Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Özar, “Kentsel Arkeoloji Düşünceleri: Türkiye’de Politika ve Uygulamanın Katmanları”, İBB Miras, Kültürel Miras Koordinatörü Bedel Esma Emre, “İBB Miras’ın İstanbul Yeraltı Kültür Envanterine Yönelik Koruma Yaklaşımı” ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden Doç. Dr. Koray Güler, “Kentsel Arkeolojik Alanlarda Koruma ve Sunum Örnekleri” konularında sunum gerçekleştirdi.
Katılımcılar konuşmalarında mimari örneklerin ve arkeolojik alanların korunması ve topluma kazandırılmasına, halkın bu alanların korunmasında paydaş kılınmasına, bu alanların çocuklar ve gençler öncelikli olmak üzere alanında araştırma yapacak kimselere ve halka açılmasına, koruma metotlarına, Türkiye’de, İstanbul’da ve dünyada uygulanan koruma ve arkeolojik alanların topluma kazandırılması örneklerine değindi.
Her oturum sonrası soru-cevap kısmında katılımcılar, merak ettikleri soruları alanında uzman isimlere sorma fırsatı buldu. Tüm katılımcılara Esin Köymen tarafından teşekkür belgesi verilirken, sempozyum sonunda toplu fotoğraf çektirildi.

Yorum Yazın