3.Demokrasi gelişmeye açık olduğu kadar gerilemeye de açık bir sistemdir. Gelinen düzeyin korunması, gelişmesi ve yaygınlaşması için öncelikle demokrasi tanımının altını bir kez daha çizilmesi gerekiyor.
4. Demokrasi kısaca, "halkın, halk tarafından halk için yönetilmesi"dir. Bu ilkenin hayata geçmesi için toplumu bağlayıcı kararlarda halkın kendi etkisini görmesi gerekiyor. Ya doğrudan kendi katılımı ya da seçtiği temsilcileri ile. Bu kararlara itiraz etme hakkı olan muhalefet etkinlikleri de bir siyasal katılım olgusudur. Öte yandan demokrasi, kusurları olsa da insan onurunun en az zedelendiği rejimdir. Demokrasi gerilerse insan vakarının korunamayacağı unutulmamalıdır.
5. Dünyanın farklı bölgelerinde demokrasi düzeyinin oldukça farklı olduğu görülüyor. Demokrasin düzeyinin en yüksek olduğu bölge Batı Avrupa, K. Amerika ve Avustralya’dır. En düşük olduğu bölge ise Orta-Doğu ve Afrika’dır. Buna karşılık G. Amerika, otoriter ve demokratik rejimlerin karışımından ve değişiminden oluşmaktadır.
6. Afrika’da demokrasi düzeyinin geriliği, sömürgecilik döneminin ardıl etkileri ve ekstrem yoksulluk ile ilişkili bulunmaktadır. Bunu engeli aşmanın bir yolu olarak Afrika’dan sağlanan hammaddenin işlenmesi ile yaratılan katma değerden yoksul Afrikalıların da pay alacağı bir sistem oluşturulması önerilmiştir.
7. Günümüzde demokrasinin gelişmesini engelleyen başlıca faktörlerden biri de "küreselleşme" olgusudur. Küreselleşme bu engelleme etkisini üç yolla göstermektedir. Birincisi ulusal ekonomi ve politikaların geri plana düşürülmesi, ikincisi denetim dışı kalan ve servetini küresel piyasalara aktaran süper varsıl bir sınıf oluşması, üçüncüsü ise ulusal yetkelere güven azaldığı için ulusal bir siyasal yönetim sistemi olan demokrasinin işlemediği izleniminin yaygınlaşmasıdır.
8. Günümüzde demokrasinin yaşadığı en önemli problemin popülizm olduğu çoğu konuşmacı tarafından vurgulanmıştır. Görünüşte demokrasi gibi algılanan popülizm gerçekte toplumu halk ve elitler olmak üzere iki karşıt gruba ayırmakta ve demokrasi zıttı bir önermede bulunmaktadır. Önerilen; toplumun bir lider ve ona bağlı bir halk hükümeti tarafından yönetilmesidir. Yani otoriter, tekçi ve çoğulcu olmayan bir sistemdir. Popülizmin yaygınlaşmasını kolaylaştıran bir başka etken de sandığa gitmeyen seçmenlerdir.
9. Toplumsal refahı sağlamanın koşullarından biri de yatırım yapmak, daha fazla üretmek, istihdam yaratmak ve inovasyon kapasitesini artırmaktır. Bu gerçekte girişimcinin ya da iş dünyasının sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirilmesi demokrasi düzeyi ve hukukun üstünlüğü ile yakından ilgilidir. Çünkü temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olmadığı bir ortamda yenilikçi ve aykırı düşüncenin yeşermesi beklenemez ve inovasyondan bahsedilemez. Demokrasinin olmadığı ortamda kimse önünü göremez ve yatırım yapmayı düşünmez.
10. Öte yandan, örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı yoksa toplumsal refahın adil bölüşümünden söz edilemez. Türkiye’de 2023 verilerine göre işçilerin sendikalaşma oranı %14.8, toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi oranı ise %8.1’dir. Asgari ücretle çalışanların oranı Avrupa’da %5‘in altında iken Türkiye’de %50 dolayındadır. Dolayısı ile daha fazla demokrasi ve halkın egemenliğinin sağlanması için çalışanların örgütlenme ve demokratik hak arayışı önündeki engeller kaldırılması gereklidir.
11. Popülist politika, dışlayıcılık anlayışı ile demokrasiyi çoğunlukçuluğa indirgemektedir. Oysa gerçek demokrasinin çoğulculuk yaklaşımı ile kapsayıcı olması gerekiyor. Bu kapsamda özellikle cinsiyet eşitsizliğinin, ülkeden ülkeye farklı olsa da, dünya ölçeğinde yaşanan bir sorun olduğu bir gerçektir. Kapsayıcı demokrasi için kadınlar gibi gençlerin de karar süreçlerine katılması sağlanmalıdır.
12. Yerel yönetimler, demokrasinin gelişmesi açısından önemlidir. Çünkü demokrasi gerçekte yerelden başlamaktadır ve doğrudan demokrasi ancak küçük ölçeklerde uygulanabilmektedir. Yerel yönetimler genellikle merkezi hükümet politikalarının uygulayıcısı gibi görülmekte ve demokrasiyi derinleştirme potansiyelleri göz ardı ediliyor.
13. Sivil toplum kuruluşları; önce sorunları keşfederek, sonra gündeme taşıyarak ve daha sonrapolitika önerileri ve uygulama modelleri geliştirerek demokratik yaşama ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunmaktadır. Bu katkının artması için ifade ve toplanma özgürlüğünün genişletilmesi, bağımsız bir akreditasyon sistemi kurulması, bağış ve kaynak sağlamadaki bürokratik süreçlerin kolaylaştırılması gerekiyor.
13. Sivil toplum kuruluşları; önce sorunları keşfederek, sonra gündeme taşıyarak ve daha sonrapolitika önerileri ve uygulama modelleri geliştirerek demokratik yaşama ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunmaktadır. Bu katkının artması için ifade ve toplanma özgürlüğünün genişletilmesi, bağımsız bir akreditasyon sistemi kurulması, bağış ve kaynak sağlamadaki bürokratik süreçlerin kolaylaştırılması gerekiyor.
14. Sera gazı salımı ve ikim değişimi insanlığın geleceği açısından yakın ve çok önemli bir tehdittir. Çünkü; atmosferdeki sera gazı miktarı ve sıcaklık artışı tehlike limitlerini aşmaya başlamıştır. Bu nedenle, öncelikle en fazla sera gazı salan ülkelerin fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş sürecini hızlandırması gerekiyor.
15. Gıda güvencesizliği insanlığın şimdiye kadar çözemediği bir başka büyük problemdir. İklim değişiminin etkisi ile gıda güvencesinin daha da kötüleşmesi bekleniyor. Bu nedenle doğa dostu ve sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerine geçilmesi zorunludur. Bu değişimlerin gerçekleşmesi için ülke yönetimlerine olduğu kadar bilinçli yurttaşlara da görev düşüyor.
Yorum Yazın