GÜNDEM

Yekta AYDIN Yazdı YEŞİLCE, KENDİ KADERİNİ KENDİ BELİRLEDİ...

hüseyin okumuş
214351 Görüntüleme
08 Ağustos 2023 13:09
Son Güncelleme: 08 Ağustos 2023 13:09
Dere yolunda tünellerin çöktüğü gibi, tarihi Dereyolu projesinin de yara aldığını gördük. Oysa bu proje tek seçenek değildi. Sivas, Ordu'ya daha kısa yollardan da bağlanabilirdi. Yeter ki akıl ve bilim öncelensindi. Yeter ki bölgecilik ve siyasi ayrımcılık yapılmasındı.Geçtiğimiz yılda yayınlandı benzeri yazım. Ancak değişen hiç bir şey yoktu.1950 yılında; Ünye, Fatsa, Perşembe, Gölköy ve Mesudiye'den sonra Ordu'nun en büyük toplu yerleşim birimi olan, adına Yavadı denilen saklı bir kenti vardı. Nüfusu 2 binin üzerinde olduğundan bu saklı kentte, aynı tarihte belediye teşkilatı da kuruldu.
Yekta AYDIN Yazdı YEŞİLCE, KENDİ KADERİNİ KENDİ BELİRLEDİ...

Yavadı'da (Yeşilce) belediye teşkilatı kurulduğunda, Ordu'nun Ulubey, Aybastı, Korgan, Kumru, Gürgentepe, Çamaş, Kabadüz, Gülyalı, İkizce ve benzeri yerleşim birimlerinde ne belediye teşkilatı, ne de ilçe merkezi oluşmuştu. Ordu'nun da 20 bin civarında nüfusu vardı. O dönemlerde sıtma salgını nedeniyle nüfus yoğunluğu sahilden ziyade yükseklerdeydi.

YEŞİLCE Mahallesi Genel Bilgileri Karadeniz'in doğa ve mimarisini koruyan mahalle: Yeşilce Ordu/mesudiye yeşilce. | Tatil yerleri, Turizm, Geziler Karadeniz'in doğa ve mimarisini koruyan mahalle: Yeşilce Necmi Demir on Twitter: "#güzelşehirordu Mesudiye, Kızılağaç yaylası. https://t.co/WzTh60zy5r" / Twitter Topçam Yaylası, Mesudiye/Ordu

1960-1970’li yıllarda 4 -5 bini bulan nüfusuyla ilçe merkezi olmayı hak eden Yeşilce, bu olanaklarını iyi değerlendiremedi. Üstelik nahiye merkezi olduğunda, yakın çevresinde ona bağlı bulunan 7 - 8 tane de köy vardı. Kamu ve özel sektörün katılımıyla bu sayıların 8 - 10 bini bulması işten bile değildi. Üstelik bölgedeki toplu yerleşim yaşam biçimi ise büyük bir avantaj sağlıyordu.

Oysa çoğu yerlerde evleri birleştirerek mahalle, mahalleleri birleştirerek köy, köyleri birleştirerek belde, beldeleri birleştirerek de ilçe merkezleri oluşturuldu. Ne yazık ki Yeşilce, aydını bol olmasına rağmen mevcut avantajını kullanamadı.

Bölge halkı, hizmetleri imece usulü ile gerçekleştirdiğinden, devlet desteğinin pek de peşine düşmedi. Devlet de yatırım yapmadığı yere gereği gibi sahip çıkmadı.

Kurulan kooperatifler, kapandı. İlkokul, ortaokul ve yüksek okul kapandı. Jandarma karakolu kapandı. PTT, orman teşkilatı, tarım kredi kooperatifi kaldırıldı. Peynir fabrikası kapandı. Öğrenci yurdu, imece oteli ve benzeri kurumlar kapandı. Barlar, restoranlar ve benzeri dükkanlar kapandı. Sağlık ocağı kapandı.

Son olarak Ordu'nun büyük şehir olmasından dolayı belediye teşkilatı da kaldırıldı. Yani devlet bu yurt köşesinden elini eteğini çekti.

Mesudiye kamuoyu, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri de bu durumlara kayıtsız kaldılar. Hatta bu bölgedeki olumlu gelişmelere bile zaman zaman karşı çıktıkları da oldu. Oysa güçlendirilmiş bir Yeşilce'nin ya da Topçam ve Üçyol'un Mesudiye'ye katkıları olurdu. Çünkü "ağaç, dallarıyla gürlerdi".

Ne yazık ki bu sürece Yeşilce halkı da göz yumdu. Kırsaldan kente kaçarcasına başlatılan göç kervanına onlar da katıldı. Hemen yakınında, 100 kilometre kuzeyindeki Ordu dururken, bin kilometre uzaklıktaki İstanbul'u tercih ettiler. Çünkü İstanbul, Ordu'dan daha yakındı.

Büyük beklentilerle Mesudiye'de uygulamaya konulan Köy-Kent projesi de ölü doğdu.

Zaten Yeşilce, 1934 yılında Ordu'ya bağlanmış, henüz ulaşım ve iletişim de sağlanamamıştı. Vadi kültürü, daha da fazla ağırlık kazanıyordu. Böylece Ordu'nun en büyük altıncı yerleşim birimi el birliği ile mahalleye dönüştürüldü. Bu erimeye ne yazık ki, Ordu Büyükşehir Belediyesi de seyirci kaldı.

Allah'ın suyu gürül gürül akarken, belki su parası ödeyen tek mahalle olma özelliğini taşıyan Yeşilce Mahallesi, hizmet yarışında kusura kaldı. Yeşilce'nin adeta cezalandırılması sizin için de düşündürücü değil mi.

Çoğu yerlerde yayla evlerine, tek tek evlere bile asfalt yol götüren irade, 1950 yılında halkın kazma kürekle yaptığı yola 70 yıldır çivi çakmamışsa bu durum sizce de ilginç değil mi?

Üstelik bu Yeşilce Mesudiye arasındaki 12 kilometrelik yol, karayollarına bağlıydı. Belediye başkanlığım döneminde ulaşımın sağlanması için başvurmadığım kurum da kalmamıştı. "Ödenek yetersizliği nedeniyle bu yılki programa alınamadı." sözünü adeta kanıksar olmuştuk.

Yine belediye başkanlığım döneminde yol genişletme ve alt yapı çalışmaları yapılan 23 kilometrelik Çambaşı-Yeşilce arasındaki yol da her yıl gereği gibi onarılamadı. Şu an o yolu kullanıp da arıza yapmayan araç sahibini çok şanslı sayarım.

Yıllardır Mesudiye - Yeşilce-Çambaşı - Ordu arasındaki güzergahın alternatif Sivas - Ordu yolu olduğunu söyledim. Kimse duymadı. Hazırladığım projeleri, haritaları ve raporları ilgili yerlere sundum. Ancak ne yazık ki olumlu sonuç alamadım. Geçenlerde Topçam tünellerinin çöktüğünü ve tarihi Dereyolu’nun ulaşıma kapandığını öğrendik.

Bu durum, tespitlerimde ne kadar haklı olduğumun bir kanıtıydı. Çünkü Yeşilceli ve Mesudiyeli on yıllardır 70 kilometrelik yolu 135 kilometre olarak kat ediyordu.

Gelişmeler halkın devletten umudunu kestiğini gösteriyordu. Bu nedenle devletten umudunu kesen halkın zaman zaman:

Hökümetten bize fayda yok. Belediye de su parası almanın dışında bizi unuttu. Biz doğrudan doğruya Allah'a mı bağlansak, ne yapsak." diye çaresizliklerini dile getirdiklerini duyarsınız.

Bu saklı kent, Karadeniz’e parelel olarak uzanan Orta Karadeniz sıra dağlarının arasına yerleşen Kuzey Anadolu çöküntü hendeğinin elli kilometre kuzeyindeki bir platoya yerleşmişti. Denizden yüksekliği 1364 metreyi bulan bu yerleşim birimi, Türkiye ortalamalarının üzerinde bir yüksekliğe sahipti.

bir iklim özelliği gösteren bu yerleşkede, yaz - kış ve gece - gündüz sıcaklık farkları çok fazlaydı. Bu bölgeleri ziyarete gelen Aşık Kerem'in:

Akıl ermez şu Melet ile İskersür'ün işine,

Üç ay yazı var onu da al kat kışına." dediği söylenir.

Böyle olmasına rağmen bir doğa harikası olan bu mütevazi yurt köşesi, son zamanlarda ziyaretçi akınına uğruyordu. Yazları bu bölgede bulunduğumdan gelenlerle röportaj yapmak durumunda kalıyordum.

Geçenlerde de İstanbul Mesudiyeliler Derneği Başkan Yardımcısı sevgili Ahmet Türk'ün organize ettiği bir tanıtım çalışması vardı. İstanbul'dan gelen Gölköy kızı Derya Çelenk Tuğran'ın başlatmış olduğu "Karadeniz Ordu rehberi" adlı proje kapsamında Yeşilce'mizin tanıtımı amaçlanıyordu. Ben de dilimin döndüğü, aklımın erdiğince konuklarımı bilgilendirmeye çalıştım.

Yeşilce'deki küçücük ve mütevazi ofisime zaman zaman ziyaretime gelen başka konuklarım da oluyordu. Onları ağırlamaktan da mutluluk duyuyordum.

Geçenlerde İstanbul Demokrat Ordulular Platformu’nun kuruluş ve gelişme sürecinde birlikte sorumluluk aldığımız şimdi ise İstanbul Güzel Ordu Derneği Başkanı Serdar Köksal ve arkadaşlarının ziyaretleriyle onurlandım.

Yıllardır Ordu vosvos şenliklerinin koordinatörlüğünü de yapan, adeta Ordu'nun turizm elçisi gibi çalışan Enis Ayar da vardı ziyaretçilerimin arasında. Eğitimciler ve sanatçılar da bulunuyordu.

Konuklarıma kitaplarımı imzalamanın hazzını yaşadım. Yeşilce pağacı ve bahçeden getirttiğim elmalar çok hoşlarına gitti.

Beş yıl belediye başkanlığı yaptığım hizmet binasının önünde birlikte resim çektirdik.

Yeşilce’yi çok sevdiklerini söyleyen konuklarıma ilgileri ve duyarlılıkları için çok teşekkür ediyorum.

Yekta AYDIN

Yeşilce/Ağustos 2023.

Fotoğraf açıklaması yok.Fotoğraf açıklaması yok.

                               YEKTA AYDIN Biyografi 

1950 Yılında Yeşilce’de doğan Yekta Aydın, Perşembe İlköğretmen Okulundan sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümünü bitirdi. Lisansını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tarih bölümünde tamamlayarak yüksek öğrenimini bitirdi.

Mesudiye Lise ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Yeni Levent Lisesi Müdür yardımcılığı. Çağlayan Lisesi Müdürlüğünden sonra 2000 yılında emekli oldu. İki yıl da Özel Yıldız Kolejinde müdürlük yaptı.

2004 – 2009 Yeşilce Belediye Başkanlığına, 2010 – 2012 CHP İstanbul İl yönetimine seçildi. 2011 Genel seçimlerinde CHP İstanbul İkinci Bölgeden milletvekilliğine adaylığını koydu.

İstanbul’da ve Ordu’da çeşitli STK’larda yöneticilik yaptı. Gençliğinde; futbol, voleybol, satranç ve briç oynadı.

Bağlama çalarak kendi beste çalışmalarını sürdürdü. Söz yazarı ve besteci olarak MESAM’a üye oldu. Sözü ve müziği kendisine, yorumu kardeşi Hürdağ Aydın’a ait olan “Türkü Tadında” adlı ilk albümünü Çınar müzik aracılığı ile çıkardılar.

Yaklaşık 18 yıldır aralıksız Mesudiye’nin Sesi Gazetesi’nde ve iki yıldır da MORA dergisinde köşe yazarlığı yaptı. Çeşitli uluslararası edebiyat festivallerine, yöresel şenliklere, radyo ve televizyon programlarına katıldı. Şiirlerinin bir kısmı çeşitli antoloji, gazete ve dergilerde yayımlandı, bestelendi, dereceye girdi ve yabancı dillere çevrildi.

Gül Dalı, Yayla Yeli, İnsan İlişkilerimiz, Işıksız Köyler, Gökten Sevgi Yağsın Yere, Dostun Yolu Uzun İnce ve Göle Düşen Damla adlı şiir kitapları ile Mesudiye – İstanbul, Ordudan Daha Yakın adlı değerlendirme, Hayatıma Yön Veren Özlü Sözler ve Şiirler adlı deneme kitabı, Dünden Bugüne İzlenimlerim adlı tarih çalışması, Köy Enstitüleri Gerçeği ve Fikri Taştemel ve Eğitimcinin Not Defterinden adlı kitabından sonra Köy Enstitüleri Gerçeği ve Osman Karaduman adlı çalışması yazarın 13. kitabıdır.

Yazar, İkbal Hanım ile evli olup, Özgür ve Ümit adlı İki oğlun babasıdır.

Yorum Yazın

Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Belediyeler hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.