Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, tarih boyunca kimi zaman övgüyle anıldılar, kimi zaman da görmezden gelindiler. Oysa ki gerçek şu: Kadın, hayatın ta kendisidir. Hayatı doğurandır, yaşatandır, şekillendirendir. Fakat bu gerçeği sadece şiirlerle, sözlerle değil, yaşamın her alanına yansıtarak kabul etmedikçe hiçbir şey değişmez. Kadının toplumdaki gerçek yerini bulabilmesinin yolu ise demokrasiyle açılır. Gerçek, samimi ve kapsayıcı bir demokrasiyle...
Bugün demokrasiden söz ettiğimiz her yerde önce kendimize şu soruyu sormalıyız: Bu ülkede kadın ne kadar özgür? Ne kadar görünür? Ne kadar söz sahibi?
Sadece bir sandık başına gitmekle demokrasi gelmiyor. Demokrasi; kız çocuklarının okutulduğu, genç kadınların özgürce hayal kurabildiği, iş yerlerinde emeğinin hakkını aldığı, mecliste eşit temsil edildiği, sokakta güvenle yürüyebildiği, kendi bedeni ve hayatı üzerinde söz sahibi olduğu bir toplumsal düzendir. Yani kadın yaşamda varsa, demokrasi vardır.
Yorum Yazın