Yazan: Hüseyin Okumuş, İstanbul Demokrat Ordulular Platformu Genel Sekreteri
Türkiye'de siyasi mobbing, hem bireylerin özgür iradesini sınırlayan hem de demokratik değerleri zayıflatan ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu durum, hem medya hem de toplum düzeyinde yeterince ele alınmadığı için önemli bir toplumsal tehdit olarak büyümeye devam ediyor. Siyasi mobbing, kişinin iş yaşamında ya da sosyal çevresinde siyasi görüşleri nedeniyle baskı, dışlanma veya ayrımcılığa uğraması olarak tanımlanabilir. Bu yazıda, Türkiye’de siyasi mobbingin neden konuşulmadığı, bu sorunun demokrasiye etkileri ve çözüm yolları üzerinde duracağız.
Siyasi Mobbingin Tanımı ve Boyutları
Siyasi mobbing, bireyin veya grupların siyasi görüşleri nedeniyle baskıya maruz kalması, iş yerinde veya sosyal yaşamda dışlanması, fikirlerinin engellenmesi ya da ifade özgürlüğünün sınırlandırılması anlamına gelir. Özellikle kamu kurumları, yerel yönetimler ve siyasi partilerde yaygın olarak görülen bu baskı türü, bireylerin temel haklarını ve özgürlüklerini sınırlayan bir olgu haline gelmiştir. Türkiye’de siyasi mobbing, bireylerin sosyal yaşamlarına da yansımakta, farklı görüşlere sahip olanların iş bulma, kariyer ilerletme veya sosyal çevre oluşturma gibi temel ihtiyaçlarına erişimini zorlaştırmaktadır.
Siyasi Mobbing Neden Tartışılmıyor?
1. Korku ve Baskı Ortamı: Siyasi mobbingin tartışılmaması, bireylerin çeşitli korkularından kaynaklanmaktadır. Fikirlerini ifade eden bireyler, işten çıkarılma, ekonomik kayba uğrama veya sosyal dışlanma gibi endişeler nedeniyle bu konu hakkında konuşmaktan çekiniyor. Türkiye’deki mevcut siyasi iklim, özellikle kamu sektöründe ve bağlı kuruluşlarda çalışan bireyler üzerinde bu tür korkuları tetiklemekte ve siyasi mobbingin varlığını kabul etmekten bile kaçınılmaktadır.
2. Medyanın Rolü ve Sansür: Medyanın büyük bir kısmı, doğrudan veya dolaylı olarak siyasi baskılara maruz kalmakta ve dolayısıyla siyasi mobbing gibi hassas konuları gündeme getirmekte zorlanmaktadır. Bağımsız gazetecilik yapan medya kuruluşlarının sınırlı olması, konunun geniş kitlelere ulaştırılmasını güçleştirmektedir. Siyasi mobbing, medya organları tarafından ele alınmadıkça, toplumun büyük bir kesimi bu sorunun varlığından bile haberdar olmamaktadır.
3. Toplumsal Farkındalık Eksikliği: Türkiye’de siyasi mobbing kavramı üzerine toplumsal farkındalık oldukça düşüktür. Siyasi baskı ve ayrımcılık gibi konular genellikle günlük hayatta sıkça karşılaşılan olaylar olarak görülmekte ve bu durum normalleştirilmektedir. Siyasi mobbingin sadece bireysel bir sorun olmadığı, demokratik değerlere zarar verdiği fark edilmedikçe bu konuda güçlü bir kamuoyu oluşturulması da mümkün olmayacaktır.
Siyasi Mobbingin Demokrasiye Etkileri
Demokrasi, çok sesliliği ve çoğulculuğu esas alır; bireylerin farklı düşünceleri özgürce ifade edebilmesi, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Ancak siyasi mobbingin yaygın olduğu bir toplumda, bireylerin özgür iradesini kullanması engellenmekte, farklı görüşlerin ifade edilmesi korku ortamında baskılanmaktadır. Bu durum, sadece bireysel özgürlükleri zedelemekle kalmayıp, toplumun demokratik yapısını da tehdit etmektedir.
Siyasi mobbingin yaygın olduğu bir toplumda:
Fikir özgürlüğü kısıtlanır ve toplumun tek tip düşünceye yönelmesi sağlanır.
Bireyler, eleştirel düşünceden kaçınarak, pasif ve edilgen bir yapıya bürünür.
Çoğulcu yapı zarar görür, farklı sesler susturulur, demokratik katılım azalır.
Toplum, yenilikçi fikirlerden mahrum kalır, sosyal ve politik gelişim sekteye uğrar.
Siyasi Mobbingle Mücadele: Çözüm Önerileri
Siyasi mobbingle mücadele etmek, bireylerin haklarını korumanın yanı sıra demokratik bir toplumun inşası için de kritik önemdedir. Bu konuda atılacak bazı adımlar şunlardır:
1. Yasal Düzenlemeler ve Koruma Mekanizmaları: Siyasi mobbingin önlenebilmesi için yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Bu çerçevede, siyasi baskıya maruz kalan bireylerin haklarını koruyacak düzenlemelerin ve caydırıcı yaptırımların oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca, siyasi mobbinge maruz kalanların şikayette bulunabileceği güvenilir bir denetim mekanizması sağlanmalıdır.
2. Medyanın Desteklenmesi ve Özgürleştirilmesi: Medya, toplumsal farkındalığın oluşturulmasında ve siyasi mobbingin gündeme getirilmesinde kilit rol oynamaktadır. Bu nedenle, bağımsız medyanın güçlendirilmesi, sansürün azaltılması ve gazetecilerin özgürce çalışabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Toplumda farkındalık yaratmak için medya, siyasi mobbingin etkilerini ve bireylerin üzerindeki baskıyı cesurca gündeme taşımalıdır.
3. Sivil Toplum Kuruluşlarının Güçlendirilmesi: Siyasi mobbingle mücadelede, sivil toplum kuruluşları önemli bir rol üstlenmektedir. STK’lar, bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yaparak kamuoyunun dikkatini çekmeli ve bireylerin haklarını koruma noktasında savunuculuk faaliyetlerini güçlendirmelidir.
4. Toplumsal Farkındalık Eğitimleri: Siyasi mobbing konusunda toplumda farkındalık yaratmak amacıyla eğitim programları düzenlenmeli, bireyler siyasi baskılara karşı hakları ve savunma yolları hakkında bilinçlendirilmelidir. Bu eğitimler, özellikle gençlerin ve kamu çalışanlarının siyasi baskıya karşı direncini artıracaktır.
Sonuç
Türkiye’de siyasi mobbing, göz ardı edilen ancak bireylerin haklarını, özgürlüklerini ve toplumun demokratik yapısını tehdit eden bir gerçekliktir. Bu konunun daha fazla tartışılması, toplumsal farkındalığın artırılması ve bireylerin bu tür baskılara karşı haklarını savunabilmesi, demokrasinin sağlıklı işlemesi açısından kritik öneme sahiptir.
İstanbul Demokrat Ordulular Platformu olarak bizler, bireylerin özgür iradeleriyle düşüncelerini ifade edebileceği bir toplum inşa etmek için bu konuda farkındalığı artırmak ve siyasi mobbingle mücadelede öncü rol üstlenmeyi hedefliyoruz. Demokrasi, özgür bireylerin varlığıyla güçlenir. Bu nedenle, siyasi mobbingle mücadele etmek, yalnızca bireylerin haklarını korumanın ötesinde, güçlü ve adil bir toplumun inşası için gereklidir.
Yorum Yazın