“Yanan yalnızca orman değil, ülkenin nefesi, geleceğidir.”

Türkiye’de orman yangınlarının neredeyse tamamı insan kaynaklıdır. Özellikle Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yaz aylarında artan sıcaklık, düşen nem ve rüzgarın etkisiyle en küçük bir ihmal büyük felaketlere yol açmaktadır.

Her yıl aynı yerlerde çıkan yangınlara rağmen yeterli dersler çıkarılmadı. Ne yazık ki, müdahalelerdeki gecikmeler, yetersiz ekipman ve koordinasyon eksikliği acıyı büyütüyor. Komşumuz Yunanistan bizden çok daha küçük bir ülke olmasına rağmen elinde daha fazla yangın söndürme uçağı bulunurken, bizde hâlâ yol kenarına bırakılan su damacanalarıyla önlem almaya çalışılıyor.

İzmir’deki yangınlarda insanlar damacanalarla alevlere karşı koymaya çalıştı. Bu manzara sadece çaresizliği değil, aynı zamanda sistemli bir ihmali de gözler önüne serdi. Binlerce hektar alan yok oldu, can kayıpları yaşandı, yüzlerce ev ve tarım alanı zarar gördü.

Yangınlar sadece çevre felaketi değil, aynı zamanda bir yönetim ve bilinç sorunudur. Ormanlarımızı korumak için önlem almak, teknolojik yatırımları artırmak ve halkı bilinçlendirmek zorundayız. Gece görüşlü helikopterler, İHA’lar ve modern araçlarla donatılmış ekiplerle müdahale hızlandırılmalı; ağaçlandırma çalışmaları yerel koşullara göre planlanmalıdır.

Unutmayalım ki yanan sadece ağaçlar değil; bir çocuğun oyun alanı, bir annenin emeği, bir toplumun nefesidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Ağaç, çiçek ve yeşillik uygarlık demektir.”