Günümüzde tarım arazilerini ekmeyip, bunun yerine devletten prim almak, fındık ve narenciye gibi ürünleri toplamak yerine yine primlerle geçinmek, gençleri üretimden uzaklaştırarak hazırdan yaşamaya teşvik etmek gibi politikalar, toplumumuzun geleceğini tehdit eder hale gelmiştir. Erken emeklilik gibi uygulamalarla çalışmayı ödüllendirmek yerine, üretimden kopuşu destekliyoruz. Gençleri bilimden uzaklaştırarak, bilginin ve üretimin değil, dogmanın ve kindarlığın peşinden gitmelerini özendiriyoruz. Sonra da, neden kalkınamıyoruz, neden üniversite sınavlarında başarısız oluyoruz, neden olimpiyatlarda başarı elde edemiyoruz diye feryat ediyoruz.
*Atatürk yıllar önce bu duruma işaret etmiş ve* "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar" demiştir. Bu uyarıyı dikkate almalı ve toplum olarak bilimi, üretimi ve çalışmayı yeniden gündemimize almalıyız. Aksi takdirde, yalnızca hazıra konarak, toplumsal gelişimimizi ve geleceğimizi tehlikeye atmış olacağız.*
Umuyoruz ki, bu gerçekler ışığında, yeniden üretimi, bilimi ve çalışmayı yücelten bir toplum yapısına doğru adımlar atarız
Yorum Yazın