Yaşamın İçinden…

Hüseyin Okumuş
49325 Görüntüleme
31 Ocak 2023 23:21
Son Güncelleme: 31 Ocak 2023 23:21

Can sıkıntısından bahsetmek daima mutluluktan bahsetmekten daha kolaydır. Her birimiz tarafından kendi ölçümüzdeki deneyimlerimizce, kavramlarla yakınlık kurmak mümkün olur. Tıpkı bu şekilde, iletişimsizlikten bahsetmek de iletişimden konuşmaya kıyasla çok daha mümkün ve kolaydır. Belki de bu nedenle, onlarca yıldır geliştirilmiş olan ve aktarıla gelen bilindik iletişim tariflerinin insanlarla diyaloğumuza hatırı sayılır etkileri olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Bugün hala özgür bireyler olarak, içinde bulunduğumuz koşullardan bağımsız bir şekilde, kendimizi ifade etmenin yollarını keşfetme ve ardından bunu etkinlik ve sürekli hale getirme konusu gündeme gelir. Ancak o anda, kendimizi, bunun ne kadar imkânsız olduğunu ifade etmek için zorlukları sayarken buluruz. Evet, bu bize öğretilmedi. Seviyesi ve niteliği ne olursa olsun aldığımız eğitimler, bize iletişim çatışmaları söz konusu olduğunda nasıl davranmak gerektiğini aktarmıyor. Birisi bizi incitecek şeyler söylediğinde, ya aynı şekilde karşılık veriyoruz,  çünkü kendimizi savunmamış ve zayıf görünmüş olmaktan son derece çekiniriz  ya da sessiz kalıp acı çekiyoruz. Zihnimizde az önce çoktan bitmiş diyaloğu saatlerce sürdürüp, küçük de olsa teselli edinmenin yollarını arıyoruz. Bu yükü, sırtımızda büyük ve yeni olası etkinliklerimizi sınırlayan kamburlar haline getiriyoruz. Taşıdıkça ağırlaşıyor ve böylece çözülememiş o çatışma, artık iç bir çatışma haline geliyor. Yeniden ya zayıflığımızı kabul ediyor ya da artık buna bir dur deyip kavgacı kişiler haline geliyoruz. Çatışma, bunun için bir şeyler yapmadıkça içimizde yaşamaya ve bizi sınırlandırmaya devam ediyor.

Sosyal açıdan iletişimi tanımlamak mümkünken, biz pek sık olarak yapılmayan şekilde, iletişime başka bir  açıdan yaklaşacağız. Çünkü unutmamak gerekir ki, uygun psikolojik hal ortaya çıkmadıkça bilginin uygulanmasında yetersizlik oluşur.

Özellikle çatışmaları yönetmek açısından, bakılınca binlerce yıllık bilim insanları, doğayı gözlemlediler ve doğayı yöneten yasaları araştırmışlardır. Bir araştırmanın sonucu olarak aynı ilkelerin neredeyse tüm alanlarda etkili olduğunun farkına varmışlardır. Bu çatışma gereklilikten doğar. Örneğin  dişimin ağrıması eğer bu ağrıya kulak verirsem dişimi kurtarmak için bir fırsatla birlikte gelir. Çünkü daha geride bir sağlıksızlığın doğmamasına neden olacak sebebin olduğu sonuça ulaşmasını sağlamakla geçer yoksa  diş ağrısı sadece dişin anlık ağrısını ilaçla geçirmek çözüm değildir.

Sonuç olarak İletişimsizlik sosyal yaşamda gerek doğaya, gerek insan yaşamına, gerekse canlılara verilecek yanlış sonuçların doğmasına sebebiyet verecektir. Daha iyi bir İletişimle üretilmek istenilen yaşamın ve doğanın, insan yaşamının önem kazanacağını görürüz. Anlaşılacak bir iletişime odaklanmak üzere….

Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazılarını görmek için tıklayınız.